Dört Masadan Kırk Masaya

İlk çağın en ünlü şehirlerinden Efes Antik Kenti, dünyanın yedi harikasından biri Artemis Tapınağı, Hristiyanların hac yeri Meryem Ana Evi, Hz. İsa’nın havarisi St. Jean adına yapılan kilise, Yedi Uyuyanlar Mağarası, Selçuk Kalesi, Aydınoğlu Beyliği zamanında yapılan İsabey Camisi, Keçi Kalesi, Belevi Mozolesi, Çamlık Lokomotif Müzesi gibi tarihin pek çok değişik dönemlerine ait eserlerin en güzel örneklerinin yer aldığı ilçelerimizden Selçuk…

Sergilenen eserler açısından Avrupa’nın en önemli ve en zengin müzelerinden birine sahip olan Selçuk, dokumacılık, el sanatları, geleneksel yemekleri ve şarapları ile de ünlenmiş.

Geleneksel mimarisini koruyan, köye has şarabı ve yemekleriyle ziyaret edenlerin hayranlıkla gezdiği Şirince Köyü ile yakınındaki pek çok gencin yaz aylarında matematik programlarına katıldıkları Matematik Köyü de Selçuk sınırları içerisinde.

Küçük Menderes Nehri’nin suladığı, büyüklü küçüklü yemyeşil tepenin çevrelediği Selçuk Ovası, tarih boyunca farklı medeniyetlerin merkezi olması yanında tarihin seyrini değiştirecek önemli olaylara sahne olmuş bir yerleşim.

Ülkemizde turizm potansiyelinin artmaya başladığı dönemlerde yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ilgi gören, uluslararası turizmin en gözde merkezi.

Küçük uçaklar için hazırlanmış Selçuk – Efes Havaalanı, Kuşadası ve İzmir Limanları, İzmir – Denizli demiryolu bağlantısı ve Türkiye’nin her yerine otobüs seferleri ile geniş bir ulaşım ağına sahip olan Selçuk’un Pamucak sahili de su sporlarına oldukça elverişli. Belevi’deki Alaman Dağı zirvesinde bulunan ve Keçi Kalesi çevresindeki parkur ile de yürüyüş gruplarının gözdesi durumunda.

Bu kadar önemli değere sahip olan Selçuk’ta bir de köfteci dükkanı var ki; o da şu ana kadar saydığımız eserlerin yanına yakışacak ölçüde…

Selçuk Köftecisi’nin hikayesi 1959 yılında başlıyor. Şöyle ki;

Girit mübadili bir ailenin oğlu olan İbrahim Uzun bir ortak ile tren istasyonunun yakınında dört masalık ?Lezzet Köftecisi?ni açarlar. Kendileri Girit’ten gelmelerine rağmen köftenin formülü Tekirdağ’dan gelmiştir. Ana malzemesi dana etine az miktarda kuzu eti ilave edilerek, ekmek içi, tuz ve çeşitli baharatlar ile hazırlanan köftenin lezzeti doyumsuzdur.

1960 yılında ortağının Almanya’ya işçi olarak gitmesi üzerine yoluna tek başına devam eden İbrahim ustanın dükkanı zaman içinde yer değiştirirken masa sayısı da her geçen gün daha da artar.

1981 yılına gelindiğinde lokantada yetişen oğlu Ahmet artık usta olmuştur. Ahmet Uzun babasından işi devralır ve kardeşi Ertan ile birlikte geliştirmek için kolları sıvarlar.

Ülkemizde gelişen turizm hareketlerine paralel olarak acenteler ile görüşerek, yerli ve yabancı turizm dergilerinde yer alırlar. Pek çok gezgin grupları ile irtibat kurarak kendilerini tanıtırlar. Kısa bir zaman içinde turistlerin uğrak yeri olmayı başarırken, yerli ve yabancı grupların katıldığı Ulusal ve Uluslararası Festivallarde kaliteli hizmet veren işletmelerin önde gelenlerinden olurlar.

Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, Şirince ve Kuşadası’na yakın olması nedeniyle oldukça fazla yabancı konukları olur. Pek çok rehber gruplarının yemek molalarını burada verirken, bölgeye gelen birçok ünlü isim de köftenin tadına bakmadan geçmez.

Uzun kardeşler köfte işini babalarından öğrendikleri şekilde devam ettirirken, malzeme seçiminde de son derece özenlidirler. Tire, Ödemiş ve Bayındır’dan bağlantı kurdukları üreticilerin yetiştirdikleri hayvanların etlerini kontrollü bir şekilde alırlar.

2000 yılında bulundukları dükkanın yıkılmasıyla şimdiki yerlerine taşınırlar. Şehrin merkezindeki iki katlı Selçuk Köftecisi’nin zaman içinde bahçesi de düzenlenerek ve standartları yükseltilerek masa sayısı 40’a çıkarılır. Gelenekselliği devam ettirirken, yeniliğe de yelken açmayı misyon edinerek işlerine devam ederler.

Artık ailecek çalışmaya başlamışlardır.

Selçuk köftecisinde temel ürün köftenin yanında çöp şiş ve diğer et yemekleri sabit kalmak kaydıyla sağlıklı beslenmeyi destekleyen zeytinyağı ile yemekler de yapılmaya başlanır. Zeytinyağlı yemekler mutfağına Ahmet Bey’in eşi girer. Kendi zeytinliklerinin mahsulü olan zeytinyağı ile pişirdiği Girit yemekleri yanında, çeşitli otları kullanarak pek çok değişik lezzetli mezeler üretir.

Şevketibostandan arapsaçına, börülceden baklaya, enginara, yaprak sarmasından lahana sarmasına aklınıza gelebilecek pek çok zeytinyağlı yemek Dilek hanımın elinden çıkar.

Müşteriler tarafından çok beğenilen ve lokantanın favori lezzetlerinden biri olan Ertan Uzun’un eşi Alona’nın yarattığı ?Artemis Tatlısı?nın esası keşküldür. Ancak üzerine dökülen üzüm pekmezi ve tahinden sonra bir de cevizle süslenince tadına doyum olmaz.

Zeytinyağlı, üzümlü Girit kurabiyesi Trivija…

Yağda kızartılarak pişirilen, lokma benzeri lorlu, naneli Mizirapides…

Naneli limonata…

Saymakla bitmeyecek daha ne lezzetler var bir bilseniz.

Geçtiğimiz yıl ekibe Ahmet Bey’in oğlu da katılmış. Üniversite eğitimini zootekni üzerine yapmasının nedeni ailenin sahip olduğu yirmi dönümlük arazi üzerinde hayvancılık yapmakmış. Ancak üç yıl öncesine kadar turist gruplarının dolup taştığı Selçuk’ta ülkemizin pek çok yerinde olduğu gibi turizmin azalması bu projenin biraz ertelenmesine neden olmuş.

Selçuk’a her gidişimizde uğradığımız, Selçuk Köftecisi’de en son geçen pazar günü yemek yerken aklıma gelen bir fikirdi yazıvermek…

Çünkü dört masadan kırk masaya ulaşırken kalite ve hizmetten ödün vermeden geldikleri noktanın takdire değer olduğunu düşündüm.

Bir gün siz de buralardan geçerseniz, belki eşsiz lezzetleri denemek istersiniz. Şimdiden afiyet olsun…