Etiket: Gezi

Her şey akar, her şey devinir ve hiçbir şey olduğu gibi kalmaz… Efesli Herakleitos ile özdeşleşmiş olan bu deyiş; doğada hiçbir şeyin aynı kalmadığını, her anın bir önceki ve bir sonraki andan farklı olduğunu ne güzel anlatır… Yaşamımız boyunca an gelir çok derin bir denizin dibinde, an gelir çok yüksek bir dağın tepesinde buluruz kendimizi,…

Çocukluk ve gençlik yıllarımda bana “Nerelisin?” diye sorulduğunda, “İzmirliyim” deyince, onlar da bana “Peki İzmir’e nereden gelmişsiniz?” diye sorarlardı. Ben de ısrarla “İzmirliyim, zira dedemin babası da İzmir’deymiş. Ondan öncesini ise bilmiyorum. İzmirli olabilmek için ne kadar süredir buralarda yaşamış olmak gerekiyor?” diyerek kızardım. Zira halam ile babam, “ondan öncesi” konusunda pek anlaşamazlardı. Halam dedelerinin…

“Kentin dışındaki işçi mahallesinin üzerindeki dumanlı, isli hava her gün fabrikanın düdüğü ile titrer, uğuldardı; bu çağrıya uyanan, uyku sersemliğini üzerlerinden henüz atamamış, asık yüzlü insanlar, kül rengi küçük evlerinden sokağa ürkmüş, tahtakuruları gibi boşalır, sabahın ayaz alacakaranlığında çamurlu sokakta fabrikanın yüksek taş duvarlarına doğru yürürlerdi…” diye uzun bir cümle başlıyordu Maksim Gorki’nin “Ana” adlı…

Mayıs… Ayların en güzelidir… Zira mayıs, bir uyanıştır, bir mucizedir… Bayram, hatta festival… Dahası bir oluş, bir yeniden doğuştur… Kuşlar, böcekler, papatya, gelincik, çayır, çimen, ağaç, çiçek, mimoza, zakkum uyanır. Mayıs demek; erguvan çiçeği demek, erguvan çiçeği ıhlamur, ıhlamur ise bahardır… Beklenendir… Böylesine özellikleri ile mayıs insanlığa çoğunlukla mutluluk getirse de, tarihte bazı hazin olayların…

Pantha rhei, pantha khorei, kai udem menei… Her şey akar, her şey devinir ve hiçbir şey olduğu gibi kalmaz… Binlerce yıl önce söylenmiş ve Efesli Herakleitos ile özdeşleşmiş olan bu deyiş; doğada hiçbir şeyin aynı kalmadığını, her anın bir önceki ve bir sonraki andan farklı olduğunu öyle güzel anlatır ki… Yaşamımız boyunca an gelir derin…

Demiryolu bazen bizi sevdiklerimize kavuştururken, kimi zaman da ayırır. İstasyonlardır kavuşmaların da ayrılmaların da şahidi her zaman… 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun en hareketli beş ihracat ve ithalat limanından biri olan İzmir’de taşımacılığın temel unsuru deve kervanlarıydı. İzmir Limanı’na gelen gemilerden indirilen yükler önce depolara, oradan da hanlara hamallarla taşınır, daha sonra da develere yüklenerek, Batı…

Yazılacak onca konu varken bilgisayarın başına oturduğumda aklıma yazacak hiç bir şeyin gelmemesi ilk defa başıma gelen bir şey değildi elbette… Güzel bir başlangıç yazısı yazmak istiyor, nereden başlayacağıma karar veremiyordum. Kafam da biraz karışıktı. Zira her ne kadar Efes’te yani Selçuk’ta doğmasam, burada yaşamasam da; kendimi neden buraya ait hissettiğimi hala çözememiştim. Onunla ilgili…

Eğitimli bir insan olmasına rağmen, ortaokulu bitirdikten sonra liseye, daha sonra da üniversiteye devam etmek isteyen anneme “Bâb-ı Alî’ye katip mi olacaksın? (*) Biz seni Entitü’ye göndermeyi düşünüyoruz.” diye yanıt veren dedeme, annemin itiraz etmesi pek de mümkün değildi. Her ne kadar hayatının ilerleyen dönemlerinde Enstitü mezunu olmasının faydasını görse de annem ömrü boyunca üniversite…

Adına tarih boyunca onlarca sıfat eklenmiş bir şehirdir, İzmir… Eğer İzmir’de yaşıyorsanız, sizler de o masalın kahramanlarından biri oluverirsiniz… İzmir’i gezmeye Konak’tan başlayacak olursanız, günün her saati hareketli ve renkli olan Konak Meydanı dikkatinizi çeker. Kamusal alan olmasının yanı sıra, İzmir’in neredeyse tüm semtlerine ulaşımı sağlayan vapur, metro, tramvay ve otobüslerin hareket veya geçiş noktası…

Onlar okuma alışanlığının son derece azaldığı günümüzde hem çocuklarına, hem çevrelerine okuma alışkanlığı kazandırmak için 3 yıl önce harekete geçtiler… İşleri kolay değildi. Zira artık iki satır yazıyı bile okumaya üşenen bir toplumduk. Hele çocuklar cep telefonlarının esiri olmuş, gözlerini sosyal medyadan alamıyorlardı. Bir grup anne bir araya gelerek düşündüler, taşındılar. Çocukları ile aynı anda,…

Onlar 50 yıl önce “Hadi bir folklor derneği kuralım” diye yola çıktıklarında kimilerimiz henüz doğmamış, kimilerimiz ilkokula yeni başlamış, bir kısmımız ise ergenlik çağına yeni girmişti… Kurdukları derneğin adını “İzmir Turizm ve Folklor Derneği” koymuşlardı. Zira amaçları Anadolu’nun zengin kültürünü, geleneğini, göreneğini, yemeğini, oyununu, müziğini, türküsünü, edebiyatını, adetlerini, inançlarını, giysilerini inceleyip araştırarak, aslına uygun olarak…

Demiryolu bazen bizi sevdiklerimize kavuştururken, bazen de ayırır. Uğurlayanları üzerken, karşılayanları sevindirir. Kavuşmalarda da, ayrılmalarda da sarılmaların şahididir istasyonlar… İşte bunlardan biridir Aziziye İstasyonu… Şimdiki adıyla ise ÇAMLIK… Adı tren istasyonu ile özdeşleşmiş bir köy. Zeytinin, incirin, pamuğun, üzümün diyarı… Ama daha da çok İzmir’den Aydın’a giden yol üzerinde önemli bir kavşak. Bir mola yeri……

Bu şehri tek bir kelime ile anlatmak isterdim, ama ne mümkün? Çünkü; Marakeş demek saraylar, bahçeler, meydanlar, türbeler, müzeler demek… Marakeş demek Medina ve Gueliz demek… Marakeş demek cafeler, restoranlar, çarşılar demek… Marakeş demek “Kızıl Şehir” demek… Marakeş demek daracık, çıkmaz ara sokaklar demek… Marakeş demek “Murr a kush” yani “Tanrının Toprakları” demek… Dahası, Atlas…

Hani bazen nereye gideceğinize karar vermeden, evden çıkarsınız ve yol boyunca “oraya mı gidelim, buraya mı?” derken bir de bakarsınız, o an olmanız gereken yerdesinizdir. Hatta o gün karşılaşmanız gereken kişi de tam siz bir fotoğraf çekerken nezaket göstererek, zarifçe durur ve bitirmenizi bekler. Bu nezaket karşısında tebessüm ile teşekkür edersiniz. İşte sevgili Gülnur Vural…

Hikaye geçtiğimiz yıl arkadaşlarımız Kadri ve Hüseyin’in Kavala’yı ziyareti ile başlıyor… Hüseyin, Batı Trakya’nın İskeçe şehrinde yaşayan bir ailenin oğlu. Her yaz ailesini görmeye giderken, bu defa Kadri de ona eşlik ediyor. Kadri’nin ailesi de mübadele ile Kavala’nın Moushteni (Müştiyan) köyünden İzmir’in Selçuk ilçesinin Şirince köyüne gelen mübadil bir aile. Amaçları önce Hüseyin’in ailesini ziyaret…