Ay: Mart 2018

Çocukluğumun vazgeçilmez “bir Cumartesi gezmesi” gibi görünse de aslında bunu sadece bir “gezme” olarak nitelendirmek de haksızlık olur. Bu bir ritüeldir… Belki, “Alt tarafı bir lokma yemek” diyeceksiniz, ama öyle değil… Hatta mesele lokma yemek de değil… Bütün bir hafta okula gitmişsiniz, sonunda günlerden Cumartesi olmuş. O zamanlar Cumartesi günleri de yarım gün okul var.…

Basmane’deki evimizin nar, erik ve dut ağaçları ile güllerin, selluka ve asmaların süslediği bahçesinin tam ortasında altıgen bir havuz ve babamın beslediği on üç kedi vardı. Babam her gün Hilal kavşağındaki küçük bakkal dükkanını aynı saatte kapatıp, trene biner, iner inmez yürüyerek Tilkilik’teki kasabına gelir, kediler için ayrılmış ciğer alıp eve gelince de ilk işi…

Bir zamanlar İzmir’de ulaşımın vazgeçilmezlerinden olan troleybüsler ile tanışıklığımız doğduğum evin troleybüs deposunun yanındaki sokakta olması ile başlar. Birlikteliğimiz ile ilgili hatırlayabildiğim en eski görüntü ise hava subay lojmanlarındaki evimizin karşısındaki duraktan binerek Basmane’de oturan babaannemlere gidişimiz boyunca olandır… O zaman için bana çok uzun gelen bu yolculuklar çok eğlenceli geçerdi. Her bir yolculuğun da…