Baharın müjdecisi

Baharın geldiğinin, yazın da yaklaştığının habercisidir…

Diğerlerinden pek çok yönüyle farklıdır. Zira uyanışı sembolize eder…

Hakkında söylenenlerin çoğu doğrudur…

“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler ya hiç de öyle boşuna söylenmiş bir laf değildir. Siz tam “kış bitti, bahar geldi, yaz da yakındır” havasına girersiniz ki karlar yağar, yağmurlar dinmek bilmez. O zaman onun için “Mart’ın yarısı kış yaz, yarısı yaz” demek çok daha doğru olur.

Eskiler de mart ayına çıkınca, “Bu sene de ölmedik, seneye Allah Kerim” derlermiş.

Ama bizim için ne yazık ki öyle olmadı. Baharın gelip, bütün dertlerimizi alıp götüreceğine inanmamamıza rağmen hem babamızı hem de annemizi 3 yıl arayla mart ayında kaybettik.

O yüzden benim için de “yarısı yaz yarısı kış” lafı gibidir mart ayı. İçimde neşe ve hüzün sarmaş dolaş olur. Hayatımız da öyle değil midir zaten. “Acısıyla tatlısıyla” deriz belli bir zaman diliminden söz ederken…

Acaba başka ne gibi “acı – tatlı” günler var mart ayında? Birkaçına birlikte bakalım;

93 Harbi olarak bilinen, Osmanlı Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisiyle sonuçlanmak üzeredir. Zira Rus ordusu, batıdan Yeşilköy’e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a kadar gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu barış ister. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının ateşkesle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul eder. 3 Mart 1878’de İstanbul’un Yeşilköy semtinde Osmanlı Devleti açısından ağır koşullar içeren Ayastefanos Antlaşması imzalanır.

8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında 40.000 dokuma işçisi zor çalışma koşullarının iyileştirilmesi istemiyle greve başlar. Ancak polisin işçilere engel olmak için kapıları kilitlemesi, ardından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlar nedeniyle kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verir.

İkinci Enternasyonal Dönemi’nin 26 – 27 Ağustos 1910 tarihlerinde Danimarka’nın Kopenhag şehrinde Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı gerçekleşir. Bu konferansta Almanya Sosyal Demokrat Partisi öncülerinden Luise Zietz’in önerisi ve konferansın başkanlığını yapan Clara Zetkin’in de desteğiyle sosyalist kadın hareketini birleştirecek, güçlendirecek ve kadın hakları mücadelesini ileriye taşıyacak, uluslararası bir kadınlar gününün belirlenmesi sosyalistlerin ortak kararıyla kayıt altına alınır.

İlk yıllarda belli bir tarih tespit edilmemiştir. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da yapılan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşir. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlenir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde tekrar anılmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme gelir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul eder.

İtalya’da La Festa della Donna olarak adlandırılan Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlara mimoza çiçeği hediye etme geleneği var. Her ne kadar bu geleneğin kökleri tam olarak bilinmese de İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra Roma’da başladığı düşünülüyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Mart ayı “Kadınların Tarihi” olarak kabul ediliyor ve Beyaz Saray Amerikalı kadınların başarılarını sıralayan bir bildiri yayınlıyor.

Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nün 107. Yıldönümü kutlandı.

Birleşmiş Milletler’in Dünya Kadınlar Günü 2022 teması; “Sürdürülebilir Bir Yarın İçin, Bugün Cinsiyet Eşitliği.”

Türkiye’de ise Kadınlar Günü 8 Mart 1921 tarihinde kutlanmaya başlanmıştır. 1980 darbesi döneminde dört yıl ara verilmesinin ardından, 1984’ten itibaren tekrar kutlanmaya devam edilir.

12 Mart ise Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yıldönümüdür. Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, savaşan askerlere milli bir ruh kazandırılması amacıyla 1921 yılında de bir güfte yarışması düzenlenir. Söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılır. Önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur Milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Millî Eğitim Bakanı’nın ısrarı üzerine, Türk Ordusu’na hitap ettiği şiirini yarışmaya koyar. Yapılan değerlendirmeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, Mehmet Âkif’in yazdığı şiir coşkulu alkışlarla kabul edilir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı ilk olarak dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver okur.

İstanbul 1918 yılındaki İngilizler tarafından işgalinden sonra 16 Mart 1920 tarihinde ikinci kez işgal edilmiştir. İlk işgalde, İstanbul’un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alınmasına rağmen idareye el konulmamıştır. Ancak ikinci işgal ile yönetime de el konulur.

2. Mahmut dönemi olan14 Mart 1827’de Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı’daki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Daha sonra ise o günün “Tıp Bayramı” olarak kutlanmasına karar verilir. İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanır. Onlara devrin ünlü doktorları da destek verir. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlar.

15 Mart ise benim için çok özel bir tarihtir. Annemin doğum günü…

Şimdilerde gerçek bir kutlama yapamasak da her yıl onun anısına küçük ritüeller gerçekleştirerek kendisini anıyoruz.

18 Mart ise bize Çanakkale Zaferi’ni hatırlatır;

Birinci Dünya Savaşı yıllarında 1915-1916 arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti ile batılı ülkelerin oluşturduğu itilafa karşı Osmanlı Devleti’nin savunmada olduğu Çanakkale Savaşı’nda hem karada hem de denizde bütün bir millet olarak destan yazılır.

Hem Çanakkale Boğazını hem de İstanbul’u ele geçirmeyi amaçlayan itilaf devletleri bu sayede Rusya’ya her türlü desteği kolaylıkla sağlamayı hedeflemişlerdir. Dünyanın en güçlü donanmalarının karşısında Türk milletinin yazdığı destanın bedeli ise yarım milyondan fazla insanın genç yaşta hayatını kaybetmesidir.

Gelelim 21 Mart’a;

Bu tarihten itibaren güneş ışınları kuzey yarımküreye dik düşmeye başlar. 21 Mart günü gece ve gündüz eşitlenir. Güney yarımkürenin tersine kuzeyde gündüzler uzamaya, geceler ise kısalmaya başlar. Bu duruma ilkbahar ekinoksu denir.

Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz dünya çapında çeşitli halklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramıdır.

Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, bazıları ise 22 veya 23 Mart’ta kutlarlar. Aynı zamanda Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışını ifade eden bir etkinlik iken baharın gelişinin de habercisi olarak kutlanır.

28 Eylül – 2 Ekim 2009 arasında Abu Dabi’de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu (UNESCO), Nevruz’u İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi ‘ne dahil etmiştir. 2010’da ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan eder.

Kelimenin aslı eski Farsçadan gelir. Anlamı “yeni gün/gün ışığı”dır ve günümüzün Farsça’sında da hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır.

Kış aylarının bitip bahara erişilmesi nedeniyle yapılan şenliklerde çeşitli yemeklerden oluşan sofralar hazırlanır, oyunlar oynanır, boyalı yumurtalar yenir ve büyük ateşler yakılır, üstünden atlanır.

Orta Anadolu’da Nevruz “Mart Dokuzu” adıyla da bilinir. Dokuzu şenlikleri ve Sultan Nevruz Bayramı adıyla kutlamalar yapılır. Sivas’ta mart dokuzunda gök gürlerse o yıl ürünün bol olacağına inanılır. Baharın ve tarım çalışmalarının başladığı tarihtir.

Dünya Tiyatro Günü ise yine mart ayında kutlanıyor;

Dünya Tiyatro Günü’nü kutlama fikri ilk olarak 1961 yılında o dönemki Uluslararası Tiyatrolar Birliği Başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Finlandiya sonra Avusturya’da yapılan 9. Uluslararası Tiyatrolar Birliği Konferansı’nda ortaya atılır. Bu fikir İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle uygulanmaya başlanır. Dünya Tiyatro Günü kabul edildikten sonra her yıl Paris’te Milletler Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart 1962 tarihinde kutlanırken, ITI’nin dünya çapındaki merkezlerinde de çeşitli etkinliklere sahne olur. Bu özel günde gelenekselleşen bir uygulama da, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962’de Fransız Jean Cocteau tarafından yazılmıştır. O günden sonra her 27 Mart günü her ülkenin tiyatro sanatçıları tarafından hazırlanan bildiriler okunur. Ülkemizde ise tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, Türk tiyatrosunun unutulmaz ismi Muhsin Ertuğrul kaleme almıştır.

Türkiye’de 1964 yılından beri mart ayının son pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphane Haftası olarak kutlanıyor. Amacı; kitap sevgisini artırmak, okuma alışkanlığını geliştirmek, okuyucuların kitaplardan daha çok faydalanmalarını sağlamak, kütüphaneleri tanıtmak ve kütüphanelerin hizmetleri hakkında bilinçlendirmektir.

31 Mart Vakası II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanma ve darbe teşebbüsü. Rumî Takvim’e göre 31 Mart 1325’te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılır.

On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Askerî bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen sonradan dinî bir hal alır. Sebepleri tam olarak belirlenemeyen bu olayın planlı ve bilinçli bir hareket olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. İsyanın ilk günü hükûmet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul’a hakim olmuştur.

Bir milletvekili, bir nazır ve sayısız asker ve sivilin hayatını kaybettiği isyan sonunda bastırılır. Padişah II. Abdülhamit tahttan indirilip, yerine V. Mehmed Reşad tahta çıkarılır.

Mart ayında dünyada neler oluyor?

Yaşadığımız dünya yüzlerce farklı kültüre ev sahipliği yapıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar bu farklı kültürlerini festivaller sayesinde tanıtıyor, sürdürüyor. Her ay dünyada çeşitli festivaller, etkinlikler düzenleniyor. Bunlardan bazıları;

İsviçre’nin kuzeyindeki Basel şehrinde 1 Mart’ta başlayan ve 3 gün süren Fasnacht Festivali kış mevsiminin soğuk havasından sorumlu tutulan hayaletleri ve kötü ruhları uzaklaştırmak için 1376 yılından bu yana yapılan festival festival, günümüzde de değişik maskeleri ve eğlenceleriyle devam ediyor.

Her yıl 19 Mart’ta İspanya’da kutlanan Las Pallas festivali, dini ritüeli olan bir festival. İspanyollar sadece dini bir festival olmasını istememiş; bu yüzden festival kapsamında havai fişekler, ışıklar ve ateş gösterileri de eklemişler. Bu festival sayesinde İspanyol halkı kışın rehavetini üzerlerinden atıyor.

Mart ayında dünyanın en ilginç ve farklı festivallerinden biri Meksika’da gerçekleşiyor. Ülkenin dört bir yanından gelen cadılar, büyücüler, şamanlar, şifacılar mart ayının ilk cuma gününde Veracruz şehrinde toplanıyor. Festival kapsamında büyücüler toplu ayinler yapıyor, alternatif çareler ve büyüler üzerine tartışıyor.

“Çiçek izlemek” Japonya’da geçmişten gelen bir gelenek. Japonlar mart ayının son haftasında ailecek açan kiraz çiçeklerini izlemeye gidiyorlar. Ülkenin sembollerinden olan kiraz çiçekleri, Japonya’yı baştan aşağı pembeye boyuyor. Kiraz ağaçlarının arasında parti düzenlemek, piknik yapmak, şiir okumak da festivalin başka bir özelliği.

Bahar mevsiminin gelmesini, çiçeklerin açmasını Hindistan ise renklerle kutluyor. Bu sene 18 Mart’ta gerçekleşecek olan Holi Festivali’nin ana teması renkler. Tarihi Hint mitolojisine dayanan festival, Hindistan’ın en önemli etkinliklerinden biri. Hintliler toprak boyaları yüzlerine sürdükten sonra eğlenceli bir savaş başlıyor. Birbirlerinin üzerlerine boya atıyorlar. Hintliler için bu festival çok renklilik ve yeniden doğuşu temsil ediyor. İki gün süren festival çok eğlenceli anlara sahne oluyor. Festival, iyinin kötüye karşı zaferini ifade ediyor ve tüm ülkeye mutluluk ve sevgi yayıyor.

Evet onca acı – tatlı önemli olaya sahne olmuş “Mart” hoş geldin, sefalar getirdin…

Umarız bu defa bizlere sağlık, mutluluk ve güzelliği, barış, bolluk ve bereketi getirmişsindir…