Tüm Zamanların En Ünlüsü

Onu her düşündüğümde, adını her duyduğumda, içimde bir sıcaklık hissettiğim, onlarca kez gitmiş olsam da her defasında ilk kez gidiyormuşum gibi heyecanlandığım, her gidişimde yeni bir özelliğini keşfettiğim EFES…

Bugüne kadar hakkında pek çok şey yazmış olsam da son gidişimde “Ne olur bir şeyler daha yaz” diye kulağıma fısıldadı sanki… Elbette onu kıramazdım…

Hatta Efes Aktüel için yazacağım ilk yazı da onun hakkında olmalıydı.

Yine elimdeki kaynakları ortaya döktüm. Gözden geçirdim ve yeni bir yazı için geçtim bilgisayarımın karşısına…

Aslında ben onunla çocuk yaşlarda tanışmıştım. Belki de o zamanlar onu bu günkü kadar hissedememişimdir. Ama yine de Ege’de doğmuş ve büyümüş bir insan olarak hep onun için birkaç cümle de ben söylemek istemişimdir.

O, Antik Anadolu’nun on iki İyon kentinden biriydi… Daha sonra ise Romalı…

Bir dönem Bizanslı, bir dönem Selçuklu…

Günümüzde Anadolu’nun batı kıyısında, İzmir’in Selçuk ilçesi sınırları içerisinde, zengin geçmişine pek çok uygarlığı, binlerce insanı, ihtişamlı yaşamı, eseri ve yüzlerce efsaneyi sığdıran, dünyanın en önemli ve ünlü antik şehirlerinden biri…

Sahip olduğu limanı sayesinde, doğu ile batı arasında bir köprü olması, çağının en önemli siyasal ve ticaret merkezi olarak gelişerek, dünyaya kapılarını açan Efes, gitgide büyümüş ve kalabalıklaşmış. Tapınak sayesinde asırlarca ziyaretçi akınına uğramış.

Evet evet… Şu an birkaç kalıntı dışında göremediğimiz tapınak sayesinde…

Sizce Efes Artemissiz, Artemis Efessiz olabilir mi?

Elbette hiçbir şekilde ayrı düşünülemez…

Ama bu Artemis, Yunan Mitolojisi’ndeki, Romalıların “Diana” dediği, Zeus ve Leto’nun kızı, Apollon’un ikiz kardeşi olan “Artemis” değil…

O, başkadır, o sadece Efes’e özgüdür ve adı daima Efes ile anılır…

Efes’ten gelmiş geçmiş pek çok üstün uygarlığın koruyucusu olmuştur ki; heykelinin baş kısmındaki üç katlı kule biçimli tapınak bunu sembolize eder.

Efes’in Artemis’i bakiredir…

Bu, ensesindeki dolunay biçimindeki diskten anlaşılır.

Alnındaki hilal ise “Ay Tanrıçası” olduğunun işaretidir.

Efes’in Artemis’i çok memelidir…

Boynundaki burç sembolleri ile bezenmiş kalın gerdanlığın altındaki memeler bolluğu ve bereketi simgeler.

Efes’in Artemis’i doğanın hakimidir…

Dikdörtgen parçalara bölünmüş altı katlı eteğinin her birine bu hakimiyetin sembolü olarak aslan, boğa, keçi, arı gibi kabartmalar işlenmiştir.

Üç sayısı ise Efes Artemis’inin kutsal simgelerinden bir başkasıdır. Bu sayı temsil ettiği bakirelik, kadınlık ve annelik kavramlarını simgeler…

Efes’i üne kavuşturan en önemli nedenlerden biri Efeslilerin çok sevdikleri tanrıçaları için yaptıkları “Artemis Tapınağı”dır. Tapınak da en az tanrıça kadar ünlüdür. Birkaç defa yıkılıp, tekrar yapılmış olsa da en sonunda o kadar görkemli olur ki; “DÜNYA’NIN YEDİ HARİKASI”ndan biri olarak kabul edilir.

Ünlü tarihçilerden biri; “Artemis’in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki; İşte… Olimpus’un dışında, güneş hiç bu kadar büyük bir şeye bakmadı.” sözleri ise bu unvanı ne kadar güzel destekliyor değil mi?

Tamamıyla mermerden yapılan tapınak, mermer bir sütun ormanını andırır. Tarihçiler son derece ince bir işçilikle inşa edilen tapınağın yapımının iki yüzyıldan fazla sürdüğünü yazarlar.

Efes’te efsaneler ile gerçekler iç içedir…

Tarih, tapınağın en görkemli yıllarında, ünlü olmayı çok isteyen “Herostratos” isimli sıradan bir kunduracının amacına ulaşmak adına tapınağı yaktığını yazar. Tanrıçanın yangında evini koruyamamış olması dedikodulara yol açar. Ama tanrıça o gece tapınakta değildir. Zira “doğumuyla yeni bir çağın başlamasına neden olacak” Makedonya İmparatoru Büyük İskender’in doğumunu yaptırmaya gitmiştir.

Bu iki olayın birbirine bağlanması ise buna en güzel örneklerdendir.

Tapınak yeniden yapılmış yapılmasına da dünyada Hristiyanlık inancının yaygınlaştığı dönemde Artemis’e olan bu güçlü inanç yavaş yavaş azalmaya başlamış. Efesliler Hıristiyanlığı benimserken Artemis’in yerine Meryem Ana’yı koymuşlar. Tanrıça Artemis’in pek çok özelliği Meryem’de hayat bulmuş. Bu nedenle Efes’te Artemis ve Meryem Ana inanışları kesintiye uğramadan yüzyıllar boyunca devam etmiş.

Efes’in kuruluşu ile ilgili de pek çok rivayet var…

Atina Kralı’nın oğlu Androklos tarafından kurulduğu bunlardan çok anlatılanı olsa da ondan önce Ephesus isimli bir Amazon kraliçesi tarafından kurulduğu da başka bir hikâye… Smyrna (İzmir) ve Pitane (Çandarlı) örneklerinde olduğu gibi…

Roma İmparatorluğu döneminde Asya Eyaleti başkentliği de yapan Efes, ticari ve politik önemi yanında, bilim, sanat ve kültür alanlarında birçok ünlünün de yetiştiği yer. İlk kuruluşundan itibaren birkaç kez yer değiştiren şehir, en sonunda, günümüzde bizi görkemli kalıntıları ile karşılayan yere taşınmış.

2015 yılından bu yana, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan, Efes’in tarihteki diğer adlarından birinin de “Apasa” olduğu söyleniyor.

Bu muhteşem şehri birkaç sayfaya sığdırabilmek elbette oldukça zor bir iş. Hatta hakkındaki bilgiler kitaplara sığamayacak kadar çok ve önemli.

Ben bu yazımda daha ziyade Efes’e Artemis üzerinden kısaca değinmeye çalıştım.

Bu vesileyle herkese tekrar sevgiyle merhaba diyorum…