Bir Kültür Mirası – Karambol Oyunu

Karambole gelmek, karambole düşmek, karambole getirmek, karambolde kalmak, karambole gitmek…
Karambol kelimesi Türkçede daha çok karışıklık veya karmaşa anlamları ile biliniyor. Tabii çarpışma ya da birbirine çarpma gibi anlamlara sahip olduğunu da söylemek mümkün. Araştırırken sözlükte “Karışıklıktan yararlanarak birini aldatmak” gibi bir tanımlama ile de karşılaştım.
Evet kelimenin dilimizde kullanılan anlamları bu şekilde. Kökeni ise Fransızca…
Ama biz bu yazımızda adı “Karambol” olan, İspanya kökenli ilginç bir oyundan ve Tire’ye nasıl geldiğinden söz edeceğiz.
İspanya Kraliçesi İsabella, Katolik kilisesi ile iş birliği yaparak, 1492 yılında ülkede yaşayan bütün Yahudilerin belli bir tarihe kadar ülkeyi terk etmeleri için bir kararname çıkardı. Yaklaşık 200.000 civarındaki İspanya Yahudisi büyük bir çıkmazla karşı karşıya kalınca pek çok ülkeye sığınma talebinde bulundular. Fakat Avrupa’da neredeyse bütün kapılar tek tek yüzlerine kapandı.
Ancak Sultan II. Bayezid yersiz yurtsuz kalmış onca Yahudi’ye kapılarını açarak, Osmanlı topraklarına kabul etti. Bunun üzerine İspanya Yahudilerinin büyük bir kısmı Akdeniz üzerinden gemilerle doğrudan, diğerleri ise Rusya üzerinden Osmanlı topraklarına geldiler. Bunların büyük çoğunluğu Selanik, İzmir ve İstanbul’a yerleştirildiler.
Yahudilerin göçü sadece fiziksel bir göç değil, aynı zamanda bir kültür göçü anlamına da gelmekteydi. Geldikleri topraklara beraberlerinde, zengin kültürel yaşamlarının yanı sıra geleneklerini, adetlerini, yemeklerini hatta oyunlarını bile taşıdılar. Bunları geleceğe aktarabilmek için de yüzlerce yıl boyunca sahip çıkıp, korudular.
Gelelim İspanya’dan gelen bir kısım Yahudi Cemaat’in Tire’ye yerleşmesine…
O dönemde Aydın Eyaleti Sancak Merkezliği olan Tire’ye Yahudilerin yerleştirilmesi, II. Beyazıt’ın Şeyhülislâmı “Molla Arap” lâkabıyla bilinen “Ali Arabî” tarafından gerçekleştirilmiş.
Şüphesiz ki bu Yahudilerin Tire’ye ilk gelişleri değil. Büyük İskender döneminde de İzmir ve Tire’ye yerleştirilen cemaatten söz eden tarihi bilgiler mevcut…
Biz yine gelelim “Karambol”e…
Yahudiler Tire’de kendi adına yaptırdığı büyük bir medresesi olan Şeyhülislâm Molla Arap’ın hoşgörülü bir insan olması sayesinde beraberlerinde getirdikleri pek çok kültürel değeri yaşatma imkânı bulmuşlar. Bunlardan biri de “Karamol” oyunuymuş. Oyunun oynanmasına izin vermesiyle, zaman içinde “Karambol” Tire halkının çok severek oynadığı bir oyuna dönüşmüş.
Aslında yerli halk oyuna önce fazla itibar etmemiş ama zamanla adeta iki toplumun kaynaşmasına vesile olan bir alan oluşmuş. 1492 yılından bölgedeki son Yahudilerin İsrail’e göç tarihi olan 1950 yılına kadar birlikte yaşatılan ve birlikte oynanan bir oyun olmuş. Bu tarihten sonra da unutulmamış. Bir kültür misafiri olan oyun her yaştan insanının oynadığı oyun olarak kültürel bir mirasa dönüşmüş.
Yüzyılın başında hemen her kahvenin yanında bulunan oyun alanları ile hayatını devam ettiren Karambol, günümüzde sadece tek bir yerde (Alay Parkı) oynanıyor.
Peki “Karambol” nasıl bir oyun?
Büyük ölçüde bilardoya benzerlik gösteren oyun, “Bilardonun zeminde, ıskata olmadan elle oynanan şekli” diye tanımlanıyor. Oyun için öncelikle on iki metreye dört metrelik bir oyun sahası gerekiyor. Yerden bir miktar yükseltilmiş olan bu alanın içi, çok düzgün, engelsiz ve parlatılmış betondan, kenarları ise otuz santimlik beton bant ile çevrili olmak zorunda.
Oyun sahaya belli aralıklarla dizilen dört adet lekin vuruşlarla yıkılması esasına dayanıyor. Oyuncular meşelerini saha kenarındaki başlama bandından sıra ile fırlatarak oyuna başlıyorlar. Amaçları dizilmiş olan lekleri vurmak. Oyuncunun dört leki birden yıkması oyunu kazanması anlamını taşıyor. Böylece bir sayı almış oluyor. Sırasıyla yapılan atışta oyuna başlama önceliği lekleri en fazla yıkan oyuncunun…
Oynama sırasını sürekli olarak kendinde tutan, hiç sıra kaptırmadan bütün lekleri vuran oyuncu oyunu kazanmış oluyor. Sayı kazanmak için diğer bir yöntem de oyuncuların yerde en az bir lek bırakarak rakiplerinin meşelerini vurmaları. Vurulan meşenin sahibi de diskalifiye oluyor. Karambol oyunu sekiz sayı alanın maçı kazanmasıyla son buluyor.
Yedi sayı alan kişi, rakibinin moralini bozmak için “Çardağı kurdum” diyerek çalım atıyor. Böylece maçı kazanmaya çok yakın olduğu mesajını vererek psikolojik üstünlüğü de eline geçirmiş oluyor.
Oyun bireysel oynandığı gibi takım olarak da oynanıyor. Bireysel oyunda karşılıklı iki kişi oynarken takım oyununda ikişerli ya da üçerli takım elemanı olmak üzere dört ya da altı kişi aynı anda oynuyor. Ayrıca mahalleler arası maçlar da yapılıyor.
Normalde Karambol oyunlarında hakem olmuyor. Ancak tartışmalı turnuva veya iddialı maçlarda mutlaka bir hakem bulunuyor. Taraflar kendi aralarında anlaştıkları isim olan kişiyi hakem olarak kabul ediyorlar.
Karambolde isim yapan usta oyuncuların ellerindeki meşelerini oyunu en iyi oynayana veya en sevdiği oyuncuya vermesi, o oyuncu açısından çok itibarlı bir durum.
Oyuncular kendi meşelerini zaman zaman kadife bir bez ile parlatarak ya da zeytinyağında birkaç gün dinlendirerek bakım yapıyorlar.
Karambol aynı zamanda insanların sosyalleştikleri bir alan. Burada iyi dostluk ilişkileri içerisinde şakalaşmalar, takılmalar hoşgörü ile karşılanıyor…
Ben daha önce Tire’ye gittiğimde sahasını görmüş, oynanışına şahit olamamıştım. Ancak 2019 yılının şubat ayında Tire’ye gerçekleştirdiğimiz bir gezi esnasında bir karşılaşmaya şahit oldum. Oynayan oyunculardan bilgi aldım ve bu kültürel değeri kaleme almaya karar verdim. Hatta bu konuyla ilgili kaynak taraması yaparken 2012 yılında A. Levent Gültekin’in Konak Belediyesi Kültür Yayınları’ndan “Karambol” oyununu anlatan bir kitap çıkardığını duydum ve oyun hakkında daha detaylı bilgi edinmek üzere kitabı bir dostumun sayesinde zorlukla buldum. Çok istememe rağmen o gün bu gündür yazıyı bir türlü yazamadım. Anlaşılan zamanı şimdiymiş.
Sözünü ettiğim kitabın yazıldığı zamanda bile sekiz yerde oynanan oyun yukarıda da söz ettiğim gibi günümüzde sadece tek bir parkta oynanıyor. Eğer bir gün bu son parkta da oynanmaktan vaz geçilirse, tarihin sayfalarında kaybolmamasını diliyorum…
Ama eğer bir gün unutulacak olursa, umarım bu yazım insanların “Karambol” oyununu tekrar hatırlamasında yardımcı olur…

1) Dört adet çubuk şeklinde yapılmış, boyları beş altı santim, çapları bir buçuk santim olan ağaçtan yapılmış, silindir şeklinde oyun aracı.
2) Karambol oyununun en önemli araçlarındandır. Çapı her oyuncunun elinin büyüklüğüne göre değişen otuz altı milimetre ile başlayıp, kırk üç milimetre çapına kadar ulaşabilen, genellikle kırk – kırk bir milimetre olanları sıkça kullanılan meşe. Meşeler tam yuvarlak yapıya sahip olup, abanoz veya şimşir ağacından yapılır. En makbûl meşeler ise şimşir ağacından yapılmış olanlar. Şimşir, oldukça sağlam ve dayanıklı bir malzeme olduğundan bir meşe yaklaşık olarak 50-60 yıl kullanılabiliyor.
3) Oyunu kazanıyorum anlamında kullanılır.