Çocuklarımızla Okuyoruz

Onlar okuma alışanlığının son derece azaldığı günümüzde hem çocuklarına, hem çevrelerine okuma alışkanlığı kazandırmak için 3 yıl önce harekete geçtiler…
İşleri kolay değildi. Zira artık iki satır yazıyı bile okumaya üşenen bir toplumduk. Hele çocuklar cep telefonlarının esiri olmuş, gözlerini sosyal medyadan alamıyorlardı.
Bir grup anne bir araya gelerek düşündüler, taşındılar. Çocukları ile aynı anda, aynı yazarın aynı kitabını okur, okuduktan sonra da toplanıp, kitap üzerine fikirlerini paylaşırlarsa, okumak belki hem kendileri hem de çocukları için daha zevkli hale gelecekti.
Kaç kişi olurlarsa olsunlar önce başlamak gerekiyordu. 2016 yılının ocak ayında 7 – 8 anne ve çocuğu ile başladılar.
İlk okudukları kitap Zülfü Livanelli’nin Son Ada ve Son Ada’nın Çocukları idi.
Daha sonra ikinci, üçüncü derken bir de baktılar ki, okumak hepsi için tutkuya dönüşüyor. Bunu etraflarında anlattıkça çevrelerindeki pek çok kişi gruba katılmak istiyor ve grup çığ gibi büyümeye başlıyor. Kısacık bir zaman diliminde sayı 50’yi buluyor ve her geçen gün daha da artıyor.
Elbette bu grubu kuran ve gelişimine katkı sağlayan bir topluluk var. Ama böyle bir fikri oluşturmak ve geliştirmek için canla başla çalışan bir lider olmalı.
İşte o kişi EMİNE BEKDEMİR…
Onun için “Koca Yürekli Kadın” tanımı bile çok az gelir.
Bundan tam 15 yıl önce İngilizce öğretmeni olarak tayin olduğu Efes Selçuk’u o kadar sevmiş ki; bir daha başka bir yerde yaşamak istememiş. Öğrencileri de onun gibi bir öğretmenleri olduğu için kendilerini çok şanslı hissetmişler.
Kendisini tanıdığım günden bu yana onca yaşadığı zorluğa, onca olumsuzluğa rağmen öncüsü olduğu projeleri gerçekleştirme azmini izledikçe önünde şapka çıkarmamak elde değil.
Biz kendisini yine Efes Selçuk’ta katıldığımız bir konferansta tanıştığımız grup üyelerinden birinin aracılığı ile tanıdık. Emine Hanım ertesi gün beni arayarak Carpouza Cafe’deki toplantılarına davet etti. Memnuniyetle kabul ettik.
Bir grup anne ve çocuğu bir sonraki yıl okuyacakları kitaplar ile çalışmaların programını yapıyorlardı. O günlerde henüz bir kütüphaneleri yoktu. Öyle heyecanlı, öyle coşkuluydular ki, hedef koydukları her şeye ulaşabilecekleri belliydi.
Bunu nasıl mı anladık? Kitapların izinden gidiyorlardı çünkü…
Sabahattin Âli’nin Kuyucuklu Yusuf kitabını okuduktan sonra öykünün geçtiği Aydın’ın Kuyucak ilçesinde giderek,
J.K. Rowling’in Harry Potter kitabını okuyup, üç gün boyunca kitabın içinde geçen hikayeleri temsili olarak canlandırarak
kitapların içine giriyorlardı adeta…
Okudukları kitapların yazarlarını Efes Selçuk’a davet ediyorlar, kitabı birlikte irdeliyorlar, kitap okumanın yanında sinema, tiyatro ve kültür gezileri de yapıyorlardı.
Tanıştığımız zaman Fakir Baykurt’un “Unutulmaz Köy Enstitüleri” kitabını yeni bitirmişler, hafta sonu Şirince’deki Tiyatro Medresesi’nde Köy Enstitülerini canlandırdıkları bir etkinlik gerçekleştirmişlerdi. Hem de yazarın kızını da onur konuğu olarak davet ederek…
Havva’nın Üç Kızı adlı kitabı okuyarak, Efes Selçuk Kent Belleği’nde gerçekleştirdikleri “Çocuk İstismarı” konulu söyleşinin konuğu ise kitabın yazarı Nermin Bezmen idi…
Geçtiğimiz yaz mübadele kitapları ile ünlü, Almanya’da yaşayan Kemal Yalçın ise Emine Hanım’ın daveti üzerine gelerek kitaplarını hem imzaladı hem de anlattı.
Bunlar benim şahit olabildiğim etkinliklerin sadece bir kaçı. Daha burada sayamadığımız pek çok konu, pek çok proje var.
Ama biraz da kütüphanelerinden söz etmek istiyorum. 3 yıldır hayalini kurdukları bir şeydi ve sonunda oldu. Çok uğraştılar. Gitmedikleri, başvurmadıkları kapı kalmadı. Sonunda Efes Selçuk Belediyesi bir yer verdi kendilerine. Kolları sıvadılar. Kendi imkanları ile boyadılar. Raflar aldılar. Masa, sandalye, sıra, perde derken bir cennet yarattılar. Sosyal medyadan yaptıkları çağrı ile kitap yağdı kütüphaneye. Gelen kitaplar raflara sığmadı. Yanındaki dükkanı da verdi Belediye. Yer minderleri attılar yerlere, koltuklar koydular. Bahçesine sıralar çıkardılar. Kitap okumaya gelen çocuklar rahat hissetsin diye…
“Nuri Ulusu Çocuklarımızla Okuyoruz Mahalle Kütüphanesi” oldu adı. “Atatürk’ün Kütüphanecisi” Nuri Ulusu’nun ismi ne kadar da yakıştı “Çocuklarımızla Okuyoruz Mahalle Kütüphanesi”ne…
Atamızın Nuri Ulusu ile olan şu diyaloğu kütüphanenin adında etkili oldu belki de…
16 Mayıs 1919 günü ayrıldığı İstanbul’a, 8 yıl sonra (1927)dönüş hazırlığı içindedir.
Kütüphaneci Nuri Ulusu’ya yanında götürmek istediği kitapların listesini verir.
Nuri Ulusu, o günler şöyle anlatır.
“İstanbul seyahatine giderken istediği kitaplar o kadar fazlaydı ki, karton kutular buldurup kütüphaneye getirtmiştim. Tam içine kitapları doldurmak üzereyken Atatürk kütüphaneye geldi ve ne yaptığımı sordu.
“İstediğiniz kitapları karton kutulara aldırdım, onların içine koydurup trene naklettireceğim” deyince, “Dur bekle biraz”, dedi.
Kitap âdetine şöyle bir baktıktan sonra kütüphaneden çıktı, odasına gitti.
Biraz sonra bir baktım iki tane cephane sandığını muhafız alayı erleri getirip kütüphaneye koyuverdiler. Ne olduğunu anlamadım, bakıp dururken Atatürk içeri geldi, benim şaşkın şaşkın baktığımı görünce, “Ne o Nuri oğlum, şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma, savaşta bunlarla cephane taşıdık, sen o zaman çocuktun, bilemezsin, bu sandıklar benim için çok önemlidir. Şimdi o savaş bitti, yeni bir savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur; İşte şimdi cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy, bu sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini artık kitaplar alsın” dedi. (*)
Yayınevleri, yazarlar ve gönüllü bağışçılar da destek verdi. 4.000’e yakın çocuk ve yetişkin kitabından oluşan kütüphane 30 Mart 2019’da açıldı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Selçuk Şubesi da destek verenler arasındaydı.
Grubun hem çocuklardan hem de yetişkinlerden oluşan bir tiyatro grubu var.
Oynadıkları oyunların geliriyle hem kütüphaneye kitap alınıyor hem de Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yardıma muhtaç olan öğrencilerin ihtiyaçları karşılanıyor.
Tokat’ın Yağsıyan Köyü “Köy Konağı”nda Emine Hanım’ın rahmetli eşi yazar Atilla Bekdemir’in adını taşıyan kardeş bir kitaplıkları da oldu yakın bir zaman önce.
Geçtiğimiz ay ise Emine Hanım ve ekibi yazar Sergun Ağar ile işbirliği içerisinde Germencik’in Selatin Köyü’nde 3.000 kitaplık bir kütüphane açılışına da önderlik ettiler. Fakir Baykurt’un Eşekli Kütüphaneci romanı kahramanı Mustafa Güzelgöz’ün anısına kitaplar köye temsili olarak bir eşeğin sırtında geldi. Çocuklar doluşuverdiler kütüphaneye daha açılmadan. Fakir Baykurt’un “Köyde bir kütüphane açmak, çöle çeşme yapmak gibidir” sözünde olduğu gibi içinden bilgi akan bir çeşme yaptılar adeta…
Her yeni kütüphane, her yeni kitaplık daha da şevklendirdi. Daha çok okumak, daha çok okutmak, çocukları bilginin ışığı ile yıkamak istiyorlar artık…
“İstemek ise yapmanın yarısıdır” demek hiç de yanlış olmaz kanımca. Bana göre Değerli Emine Bekdemir öğretmenin liderliğinde kurulan, gelişen bu hareket Selçuk’un sınırları dışına da sirayet etmeli.
İzmir’e, Ege’ye, oradan da tüm Türkiye’ye yayılmalı…
İşte o zaman bilginin ışığı hepimizi aydınlatacaktır…
Teşekkürler Emine Öğretmen ve Çocuklarımızla Okuyoruz’un eli öpülesi anneleri…

(*) Mustafa Kemal Ulusu, Atatürk’ün Yanı Başında Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Hatıraları