Elli Yıllık Bir Hikaye

Onlar 50 yıl önce “Hadi bir folklor derneği kuralım” diye yola çıktıklarında kimilerimiz henüz doğmamış, kimilerimiz ilkokula yeni başlamış, bir kısmımız ise ergenlik çağına yeni girmişti…

Kurdukları derneğin adını “İzmir Turizm ve Folklor Derneği” koymuşlardı.

Zira amaçları Anadolu’nun zengin kültürünü, geleneğini, göreneğini, yemeğini, oyununu, müziğini, türküsünü, edebiyatını, adetlerini, inançlarını, giysilerini inceleyip araştırarak, aslına uygun olarak öğrenmek, yaşamak, yaşatmak, tanıtmak ve gelecek kuşaklara aktarmaktı…

Bu amaçla çalışmalar yaparken, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında pek çok festivalde aktif rol oynayarak ülkemizin turizmine de çok önemli katkılar sağlamışlardı…

Bu sayede derneklerine verdikleri ismin hakkını tam anlamıyla yerine getireceklerine olan inançları sonsuzdu…

Bazılarımız daha emeklerken, onlar her konuda ilk olmayı başarmışlardı.

Tüm bunlarla yetinmeyip, ülkemize folklor alanında ilk “Dünya Şampiyonluğu”nu getirdiler.

Gösterilerinde tiyatro oyunları oynandı, türküler söylendi, şiirler okundu, kına geceleri, sünnet törenleri, gelin alayları düzenlendi, damat traşları yapıldı.

Gün geldi, İzmir’in ilk derneği olarak faaliyetlerini sürdürürken, bünyesinden yeni dernekler doğdu. Elbette onlar da çok başarılı oldular. Zira temelleri İzmir Turizm’de atılmıştı.

Süreç içinde yeni pek çok dernek kuruldu…

Ama O, İzmir’in ilk derneği olmasının yanı sıra taviz vermediği ilkeleri nedeniyle daima her ortamda baş tacı edildi…

Amatör bir ruhla çalışmalarını sürdürürken, Dinar’dan Bergama’ya, Acıpayam’dan Anamur’a, Kilis’ten Tavşanlı’ya pek çok yörenin oyunlarını yerinde araştırıp, derlediler. Böylelikle ülkemiz folkloruna da çok önemli katkılar yaptılar.

Otantik ve yörelerden topladıkları sandık kostümleri dışında, bunların yıpranmasını önlemek amacıyla aslına uygun olarak kostümler diktirdiler.

Daha sonra bizler geldik. Her birimiz çocuk yaşlardaydık derneğe başladığımızda…

Onlarla aynı ekiplerde oynama şerefine erdik…

Abilerimiz, ablalarımız derneğimizi belli prensipler ve disiplin içinde yönetirken, bu arada bizlere de (kostüm tamiri, temizliği gibi) küçük sorumluluklar verdiler. Aldığımız sorumlulukları yerine getirmeyi pek çok şeyin üzerinde tuttuk. Ama bu sayede sorumluluğunu yerine getirmenin ne denli önemli olduğunu öğrendik. Bu ise bizlere hayatımızın her döneminde faydalı oldu elbette…

Önce danslarımızı öğrenmek için çalışmalar yaptık. Sonra sahneye çıkıp, küçüklü büyüklü seyirci gruplarına gösteriler yaptık. Gün geldi büyüklerimiz bizlere daha önemli yeni görevler vermeye başladı. Zira hayatlarını kurmaları gerekiyordu. Artık yeni gelenlere oyunlarımızı ve geleneklerimizi biz öğretmeye başlamıştık. Ülkemizi yabancı ülkelerde temsil ettik. Gerek yurt dışında, gerekse yurt içindeki yarışmalarda başarılar elde ettik. Ayakta alkışlandık. Çok yüceldik…

Tüm bunların sonucunda ne mi oldu?

Büyüdük…

Bireyselliğin ötesindeki ekip ruhunun ne demek olduğunu öğrendik…

Özgüvenimizi kazandık…

Bunun ötesinde hayata sanatçı ruhu ile bakmayı öğrendik.

Yaptıklarımızın güzel olduğu bilinciyle, her zaman İzmir Turizm ve Folklor Derneği üyesi olmaktan gurur duyduk…

Gün geldi hepimiz kendi hayatlarımızı kurduk, çoluk çocuk sahibi olduk.

Biz de görevlerimizi daha genç arkadaşlarımıza devrettik.

Bu arada derneğimizi hiç unutmadık. Daima onunla gurur duyduk.

Aradan uzun yıllar geçti. Gün geldi derneğimizin soluk alabilmek için bize ihtiyacı olduğunu öğrendik. Büyüklerimiz bize çocukken aldığımızın karşılığını vermeyi de öğretmişlerdi.

Yine göreve çağırılmıştık.

Biz sahnede gösteri yaparken hızlıca organize olmayı da öğrenmiştik.

İlerleyen yaşlarımıza rağmen her birimizin topluma faydalı bireyler olarak yetişmemize çok büyük katkısı olan derneğimize karşı bir kez daha görevimizi yerine getirme zamanı gelmişti.

Ve tekrar başladık…

Belki onlar her birimizin pek çok güzel anıyı biriktirdiği derneğimizi kurarken 50 yıl kesintisiz devam edeceğini hayal bile etmemişlerdi.

Ama şimdi biz kuruluşunun 50. yılında derneğimizin 100. kuruluş yılı kutlamalarını hayal edebiliyoruz…

Sevgiyle…