Yazar:

Çocukluğumda komşularımız Kezban teyze ile Galip amcanın birbirlerine neden “Yuli” diye hitap ettiklerini merak edip, sorduğumuzda Kore dilinde “Sevgilim” anlamına geldiğini öğrenmiştik. Meğer Galip amca Kore savaşı için Kore’ye giden tugaydanmış. “Yuli”nin, “Sevgilim” demek olduğunu o zaman öğrenmiş ve Türkiye’ye döndüğünde ise eşi ile birbirlerine bu şekilde hitap etmeye başlamışlar. O günden beri ne zaman…

“Oğuz boylarından Kızıklar, Tokat civarında yaşarken, Bursa’da Karakeçili aşiretinin bulunduğu bölgeye gelerek, Ertuğrul Gazi’den yerleşmek için bir yer isterler. Karakeçili aşireti, Kızıkların bu isteğinden rahatsız olur. Bunun üzerine Ertuğrul Gazi, Kızıklar ile Karakeçililer arasında oluşabilecek düşmanlığa engel olmak için Kızıklar’a, Keşiş Dağı’nın (Uludağ) yamacında bir yer gösterir. İki Oğuz boyu arasında dostluk kurulması için de,…

Öncelikle belirtmeliyim ki; bu bir istek yazısıdır. Yazı yazmaya başladığımdan bu yana ilk defa böyle bir istek aldım. “Bir Kemeraltı Masalı” isimli yazımı okuyan ve çok beğenen bir arkadaşım, “Fuarı da yazsan, ne güzel olurdu” deyince dayanamadım. “Tamam yazarım, ama yardımcı olacaksınız, hatırlayamadıklarımı hatırlatacaksınız” dedim. “Memnuniyetle kabul etti.” Böylece ben de yazmaya başladım. O günleri…

Annem, “Kemeraltı’na inelim” dediği zamanlarda hep merak ederdim. Çünkü biz Güzelyalı’da oturuyorduk ve troleybüse binerek, düz bir yoldan Kemeraltı’na ulaşıyorduk. Bir gün, neden bu şekilde söylediğini sorduğumda anladım ki; annemler evlenmeden önce Halilrıfat Paşa’da oturduklarından, tabii ki Kemeraltı’na iniyorlardı. Ancak bu ifadeyi sonraki yıllarda pek çok İzmirli’den de duydum. Bunu da, o zamanlar İzmir’de yaşayan…

Çökelez dağları… Salpakos… Bu günkü adıyla eşi benzeri görülmemiş, doğa harikası Pamukkale’nin sırtını dayadığı dağlar… Yüzyıllar boyu söylenip durmuş, “Oduncu Güzeli”nin hikâyesi… Bu dağlarda yaşayan oduncunun kızı o kadar çirkin, o kadar çirkinmiş ki; yüzü sivilceli, vücudunun her tarafı çıban ve yara içindeymiş. Kızcağız utancından, kimselere görünmez, aynalara bakamaz, durgun sularda kendini seyredemezmiş. Kimseler de…

Hadi bu gün de sizlerle, Ephesos, Smyrna, Pergamon ve İç Anadolu’dan gelen yolların kesiştiği bir yere gidelim… Ege bölgesinde İzmir’in yanı başında, Manisa’nın Salihli ilçesindeki Sart kasabası yakınlarında… Tarih boyunca zenginliğin, gücün ve ihtişamın hüküm sürdüğü bir yer… Belki dönüşte de ünlü odun köftesinden yeriz. Ne dersiniz? Orası günümüzden çok uzun yıllar önce, Hermos (Gediz)…

KATAKEKAUMENE… Amasyalı tarihçi Strabon; “Alaşehir’den sonra, Mysia ve Maionia denen, “Katakekaumene” olarak adlandırılan bölgeye gelinir. Burada hiç ağaç yoktur. Toprağın yüzü küllerle kaplıdır, dağlık ve kayalık olan ülke sanki yangından olmuş gibi siyah renktedir. Bazıları, bunun yıldırımlardan ve ateşli yer patlamalarından olduğunu tahmin etmektedir.” şeklinde tarif etmiş, tarihi evleri, şifalı kaplıcaları, camileri, türbeleri, volkanik tepeleri,…

Ephessos, Smyrna, Kolophon, Notion antik kentleri ile Nif dağı arasında, Küçük Menderes (Kaystros) nehri havzasının verimli toprakları üzerinde, İzmir’in yanı başında, adını tabiatın ana tanrıçası, dağların hakimi, bitkilerin, hayvanların ve insanların yaratıcısı olduğu rivayet edilen “Meter Gallessia”dan alan şehrin, daha sonra “Torbalı”ya dönüşecek, ilk ismi Triyanna, diğer bir deyişle Tripolis… Kökleri, tarımla uğraşanların ana tanrıçasına…

“Hele sabahları hele baharda Prag şehri yaldızlı bir dumandır” diyordu Nazım Hikmet dizelerinde… Hakkında o kadar çok söylenmişti ki; artık benim söyleyebileceğim pek bir şey kalmamıştır diye düşünüyordum giderken… Ama öyle olmadı… Onun için ne söylesem az gelir, hatta defalarca gitsem, yine de söyleyecek bir çift lafım olur diyordum dönerken… Birileri “Ağaç yetişen yer” demiş…

Harpasa / Arpassa… Aydın’ın Nazilli ilçesindeki, Hisartepe üzerine kurulu, etrafı surlarla çevrili, bir diğer deyişle, “Akarsu Kenti”, eski bir Karia yerleşimi… Eteklerinde ise, Akçay ovasına yukarıdan bakan bir konak… Arpaz Beyler Konağı… Kulesi, hamamı, çeşmesi, havuzu, müştemilatı, oymalı ahşap işçiliği, yüksek tavanlı odalarındaki işlemeli dolap kapakları, gelin odasındaki ebeveyn banyosu, nakışlı tavanlarındaki sıra dışı motifleriyle…

“Efsaneye göre çok uzun yıllar önce Marmara denizinin güneyinde bulunan Odryes Çayı Bandırma’dan denize dökülürmüş. Çayın bulunduğu yerde Melde Krallığı, bu gün Uluabat gölünün bulunduğu yerde ise Apollonia Krallığı varmış. Melde Kralı Apollonia Kralı‘nın kızını oğluna istemiş. Ancak prenses bu evliliğe razı değilmiş. Apollonia Kralı da, kızını Melde Krallığından gelebilecek kötülüklere karşı korumak için bir…

Homeros “Gök kubbenin altında ki en güzel şehir” demiş… Aristo İskender’e “Görmezsen eksik kalırsın” derken, Victor Hugo hiç görmeden adına şiir yazıp bir “Prenses”e benzetmiş… Gerçek olaylarla efsaneler, hem kuruluşunda, hem adını almasında, hem de zaman içindeki yolculuğunda iç içe yaşanmış neredeyse… Kimi zaman bunları birbirinden ayırabilmek bile son derece güç olmuş… Efsanelerden birinde, şehrin…

Karayipler ya da Batı Hint Adaları… Karayip Denizi’ni, adalarını ve sahilleri kapsayan bölge… Florida’nın güneyinden başlayarak, Venezuela’nın kuzey batısına kadar devam eden bölgede 7.000 civarında ada, adacık ve kayalık var. Batı Hint Adaları adı,1492’de Hindistan’a ulaştığını zanneden Kristof Kolomb tarafından verilmiş. Adaların en eski sahipleri Aravak ve Karayip yerlileri… Biz de bu yıl adalardan bir…

“Duygularımı şiirlere anlatamam, çünkü şair değilim. Kendimi gölgeler ve ışıkla ifade edemem, çünkü ressam değilim. Düşüncelerimi hareketlerle de açıklayamam, çünkü dansçı değilim. Ama bunların hepsini müzikle yapabilirim. Çünkü ben bir müzisyenim” demiş Mozart… Duygularını müziğiyle anlatan; O’nu ilk olarak, özel bir gecemizde şarkı söylemeye geldiğinde tanıdık. Gecenin ardından “O ne sesti öyle” derken, bir gün “Koro…

Kuzey Amerika’nın en güneyinde, bir cennet ada… Miami’den karayolu ile sadece dört saat uzaklıkta… Florida eyaletinin en güney ucunda ikiyüz kilometrelik bir köprü ile zincir gibi birbirlerine bağlı, “Florida Keys” olarak adlandırılan adaların en sonuncusu… Daha önceleri adalara ulaşmak için okyanus üzerinde bir tren yolu varmış. Ancak çok kuvvetli bir fırtınada meydana gelen tren kazası…